Vahiy ve Peygamberlik
1 Elif Lam Ra. Bunlar hikmet dolu kitabın ayetleridir.
2 İçlerinden bir adama insanları uyar ve inananlara Rableri katında yüce bir makam olduğunu müjdele diye vahyetmemiz insanlar için şaşılacak bir şey mi? İnkârcılar Bu apaçık bir büyücüdür dediler.
3 Şüphesiz Rabbiniz gökleri ve yeri altı günde yaratan sonra arşa hükmeden Allah'tır. İşleri yöneten O'dur. O'nun izni olmadan hiç kimse aracı olamaz. İşte Rabbiniz Allah budur. O'na kulluk edin. Hâlâ düşünmüyor musunuz?
4 Hepinizin dönüşü O'nadır. Allah'ın sözü gerçektir. O yaratmayı başlatır sonra onu tekrar eder ki inanan ve iyi işler yapanları adaletle ödüllendirsin. İnkâr edenlere ise inkârları sebebiyle kaynar sudan bir içecek ve acı bir azap vardır.
5 Güneşi bir ışık kaynağı ayı da bir aydınlık yapan O'dur. Yılların sayısını ve hesabı bilesiniz diye ona menziller belirledi. Allah bunları ancak hak ile yarattı. O bilgi sahibi bir toplum için ayetleri ayrıntılı olarak açıklar.
6 Gece ile gündüzün birbiri ardınca gelmesinde göklerde ve yerde Allah'ın yarattığı şeylerde sakınan bir toplum için elbette işaretler vardır.
7 Bize kavuşmayı ummayanlar dünya hayatına razı olup onunla yetinerek rahatlayan ve ayetlerimizden habersiz olanlar var ya
8 İşte onların kazandıkları yüzünden varacakları yer ateştir.
9 İman edip iyi işler yapanları Rableri imanları sebebiyle doğru yola iletir. Nimet dolu cennetlerde altlarından ırmaklar akar.
10 Oradaki duaları Seni tenzih ederiz Allah'ım sözüdür. Oradaki esenlik dilekleri Selam sözüdür. Dualarının sonu ise Hamd âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur sözüdür.
11 Eğer Allah insanlara hayrı çarçabuk istedikleri gibi şerri de acele verseydi elbette onların ecelleri bitirilmiş olurdu. Fakat bize kavuşmayı ummayanları biz azgınlıkları içinde bocalar halde bırakırız.
12 İnsana bir sıkıntı dokunduğunda yan yatarken otururken veya ayakta iken bize dua eder. Ama biz ondan sıkıntısını giderince sanki kendisine dokunan sıkıntı için bize hiç yalvarmamış gibi geçer gider. İşte aşırı gidenlere yaptıkları böyle süslü gösterildi.
13 Andolsun sizden önce nice nesilleri zulmettikleri zaman helak ettik. Peygamberleri onlara apaçık deliller getirmişti ama inanmadılar. İşte biz suçlu toplumu böyle cezalandırırız.
14 Sonra onların ardından sizi yeryüzünde halifeler yaptık ki nasıl davranacağınıza bakalım.
15 Onlara ayetlerimiz apaçık olarak okunduğu zaman bizimle karşılaşmayı ummayanlar Bundan başka bir Kuran getir veya onu değiştir dediler. De ki Onu kendiliğimden değiştirmem benim için olacak şey değildir. Ben ancak bana vahyolunana uyarım. Eğer Rabbime karşı gelirsem elbette büyük günün azabından korkarım.
16 De ki Eğer Allah dileseydi onu size okumazdım ve onu size bildirmezdi. Ben bundan önce bir ömür boyu aranızda durmuştum. Hâlâ akıl erdiremiyor musunuz?
17 Allah'a karşı yalan uyduran veya O'nun ayetlerini yalanlayandan daha zalim kimdir? Şüphesiz suçlular asla kurtuluşa ermezler.
18 Allah'ı bırakıp kendilerine ne zarar ne de yarar verebilecek şeylere tapıyorlar ve Bunlar Allah katında bizim şefaatçilerimizdir diyorlar. De ki Siz Allah'a göklerde ve yerde bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz? O onların ortak koştuklarından uzak ve yücedir.
19 İnsanlar tek bir topluluktu sonra ayrılığa düştüler. Eğer Rabbinden daha önce bir söz çıkmamış olsaydı ayrılığa düştükleri hususlarda aralarında hemen hüküm verilirdi.
20 Ona Rabbinden bir mucize indirilse ya diyorlar. De ki Gayb ancak Allah'ındır. Bekleyin ben de sizinle birlikte bekleyenlerdenim.
Allah'ın Gücü ve Yaratılış
21 İnsanlara dokunan bir sıkıntıdan sonra onlara bir rahmet tattırdığımızda, hemen ayetlerimiz hakkında bir düzen kurarlar. De ki: Allah düzen kurmada daha hızlıdır. Elçilerimiz kurduğunuz düzenleri yazıyorlar.
22 Sizi karada ve denizde gezdiren Odur. Gemilerde olduğunuzda ve gemiler güzel bir rüzgarla yolcularını götürdüğünde ve onlar bununla sevindiklerinde, fırtınalı bir rüzgar gelir ve her yönden dalgalar onlara gelir ve gerçekten kuşatıldıklarını sandıklarında, dini Allah'a has kılarak Ona yalvarırlar: Eğer bizi bundan kurtarırsan kesinlikle şükredenlerden olacağız.
23 Fakat Allah onları kurtarınca, hemen yeryüzünde haksız yere taşkınlık yaparlar. Ey insanlar! Sizin taşkınlığınız ancak kendi aleyhinizedir. Dünya hayatının geçici menfaatini elde edersiniz. Sonra dönüşünüz bizedir, biz de yaptıklarınızı size haber vereceğiz.
24 Dünya hayatının örneği, gökten indirdiğimiz su gibidir. Onunla insanların ve hayvanların yediği yeryüzü bitkileri birbirine karışır. Nihayet yeryüzü süsünü takınıp süslendiğinde ve sahipleri onun üzerinde güç sahibi olduklarını sandıklarında, gece veya gündüz emrimiz ona gelir, onu sanki dün yerinde yokmuş gibi biçilmiş bir hale getiririz. Düşünen bir toplum için ayetleri böyle açıklıyoruz.
25 Allah barış yurduna çağırır ve dilediğini doğru yola iletir.
26 Güzel davrananlara daha güzeli ve fazlası vardır. Onların yüzlerini ne bir kararma ne de bir zillet kaplar. İşte onlar cennet halkıdır, orada sürekli kalacaklardır.
27 Kötülük kazananlara gelince, kötülüğün karşılığı benzeriyledir. Onları bir zillet kaplayacaktır. Onları Allah'tan koruyacak kimse yoktur. Sanki yüzleri gecenin karanlık parçalarıyla örtülmüştür. İşte onlar ateş halkıdır, orada sürekli kalacaklardır.
28 O gün hepsini toplayacağız, sonra ortak koşanlara diyeceğiz ki: Siz ve ortaklarınız yerlerinizde kalın. Artık onların arasını ayırmışızdır. Ortakları derler ki: Siz bize tapmıyordunuz.
29 Allah bizimle sizin aranızda şahit olarak yeter. Biz sizin tapınmanızdan habersizdik.
30 İşte orada her can önceden yaptıklarını deneyecek ve gerçek sahipleri olan Allah'a döndürülecekler. Uydurdukları şeyler de onlardan uzaklaşıp kaybolacaktır.
Allah'ın Birliği ve İnkârcıların Tutumu
31 De ki: Size gökten ve yerden kim rızık veriyor? Ya da işitme ve görme yetisine kim sahip? Ölüden diriyi, diriden ölüyü kim çıkarıyor? İşleri kim yönetiyor? Allah diyecekler. De ki: O halde Allah'tan korkmaz mısınız?
32 İşte bu Allah sizin gerçek Rabbinizdir. Gerçekten sonra sapıklıktan başka ne var? Öyleyse nasıl döndürülüyorsunuz?
33 Böylece Rabbinin sözü, yoldan çıkanlar üzerine gerçekleşti. Çünkü onlar inanmazlar.
34 De ki: Ortaklarınızdan yaratmayı başlatıp sonra onu tekrarlayacak olan var mı? De ki: Allah yaratmayı başlatır, sonra onu tekrarlar. Öyleyse nasıl saptırılıyorsunuz?
35 De ki: Ortaklarınızdan gerçeğe iletecek olan var mı? De ki: Allah gerçeğe iletir. Öyleyse gerçeğe ileten mi uyulmaya daha layıktır, yoksa iletilmedikçe doğru yolu bulamayan mı? Size ne oluyor? Nasıl hüküm veriyorsunuz?
36 Onların çoğu zandan başkasına uymaz. Gerçekten zan, hakikatten hiçbir şeyin yerini tutmaz. Şüphesiz Allah, onların yaptıklarını hakkıyla bilendir.
37 Bu Kuran, Allah'tan başkası tarafından uydurulacak bir şey değildir. Ancak kendinden öncekileri doğrulayan ve Kitabı açıklayandır. Onda şüphe yoktur, âlemlerin Rabbindendir.
38 Yoksa onu uydurdu mu diyorlar? De ki: Eğer doğru söylüyorsanız, haydi onun benzeri bir sure getirin ve Allah'tan başka, çağırabileceğiniz kim varsa onları da yardıma çağırın.
39 Hayır, onlar bilgisini kavrayamadıkları ve yorumu kendilerine henüz gelmemiş olan şeyi yalanladılar. Onlardan öncekiler de böyle yalanlamışlardı. Bak, zalimlerin sonu nasıl oldu.
40 Onlardan ona inanan da var, inanmayan da var. Rabbin bozguncuları en iyi bilendir.
41 Eğer seni yalanlarlarsa de ki: Benim işim bana, sizin işiniz size. Siz benim yaptığımdan uzaksınız, ben de sizin yaptığınızdan uzağım.
42 Onlardan seni dinleyenler var. Peki sağırlara sen mi işittireceksin? Üstelik akıllarını da kullanmıyorlarsa.
43 Onlardan sana bakanlar var. Peki körlere sen mi yol göstereceksin? Üstelik görmüyorlarsa.
44 Şüphesiz Allah insanlara hiçbir şekilde zulmetmez, fakat insanlar kendilerine zulmederler.
45 Onları toplayacağı gün, sanki gündüzün bir saatinden başka kalmamış gibi, aralarında tanışırlar. Allah'a kavuşmayı yalanlayanlar gerçekten ziyana uğramışlardır ve doğru yolu bulamamışlardır.
46 Onlara vaat ettiğimizin bir kısmını sana göstersek de veya seni vefat ettirsek de, sonunda dönüşleri bizedir. Sonra Allah yaptıklarına şahittir.
47 Her ümmetin bir elçisi vardır. Elçileri geldiği zaman, aralarında adaletle hükmedilir ve onlara zulmedilmez.
48 Ve diyorlar ki: Eğer doğru söylüyorsanız, bu tehdit ne zaman?
49 De ki: Allah dilemedikçe, kendime bir zarar veya yarar verme gücüne sahip değilim. Her ümmetin bir eceli vardır. Ecelleri geldiği zaman, ne bir an ertelenebilirler ne de öne alınabilirler.
50 De ki: Söyleyin bakalım, O'nun azabı size gece veya gündüz gelirse, suçlular bunun hangisini acele isterler?
51 Gerçekleştiği zaman mı ona inanacaksınız? Şimdi mi? Oysa siz onu acele istiyordunuz.
52 Sonra zulmedenlere denilecek ki: Sürekli azabı tadın! Siz ancak kazandığınızın karşılığını alıyorsunuz.
53 Sana bunun gerçek olup olmadığını soruyorlar. De ki: Evet, Rabbime andolsun ki o elbette gerçektir. Siz aciz bırakacak değilsiniz.
54 Zulmeden her can, yeryüzündeki her şeye sahip olsa, onu mutlaka feda ederdi. Azabı gördüklerinde pişmanlıklarını gizlerler. Aralarında adaletle hükmedilir ve onlara zulmedilmez.
55 Dikkat edin! Göklerde ve yerde ne varsa şüphesiz Allah'ındır. Dikkat edin! Allah'ın vaadi gerçektir, fakat çoğu bilmezler.
56 O diriltir ve öldürür. Ve O'na döndürüleceksiniz.
57 Ey insanlar! Size Rabbinizden bir öğüt, gönüllerdekine bir şifa, inananlara bir yol gösterici ve rahmet gelmiştir.
58 De ki: Allah'ın lütfu ve rahmetiyle, işte bunlarla sevinsinler. Bu, onların topladıklarından daha hayırlıdır.
59 De ki: Allah'ın size indirdiği rızkın bir kısmını helal, bir kısmını haram kıldığınızı görüyor musunuz? De ki: Allah mı size izin verdi, yoksa Allah'a iftira mı ediyorsunuz?
60 Allah'a karşı yalan uyduranların kıyamet günü hakkındaki zanları nedir? Şüphesiz Allah insanlara karşı lütuf sahibidir, fakat çoğu şükretmezler.
61 Hangi durumda olursan ol, Kuran'dan ne okursan oku ve siz ne yaparsanız yapın, siz ona daldığınızda biz mutlaka üzerinizde şahidizdir. Ne yerde ne gökte zerre ağırlığınca bir şey Rabbinden gizli kalmaz. Bundan daha küçüğü ve daha büyüğü yoktur ki apaçık bir kitapta olmasın.
62 Dikkat edin! Şüphesiz Allah'ın dostlarına korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir de.
63 Onlar iman edenler ve Allah'a karşı gelmekten sakınanlardır.
64 Onlar için dünya hayatında da ahirette de müjde vardır. Allah'ın sözlerinde değişme yoktur. İşte bu büyük kurtuluştur.
65 Onların sözleri seni üzmesin. Şüphesiz bütün güç Allah'ındır. O işitendir, bilendir.
66 Dikkat edin! Şüphesiz göklerde kim var, yerde kim varsa, hepsi Allah'ındır. Allah'tan başkasına tapanlar, ortak koştuklarına gerçekte uymuyorlar. Onlar ancak zanna uyuyorlar ve onlar sadece tahmin yürütüyorlar.
67 O, içinde dinlenesiniz diye geceyi ve görmeniz için gündüzü yaratandır. Şüphesiz bunda işiten bir toplum için ibretler vardır.
68 Allah çocuk edindi dediler. O bundan uzaktır. O her bakımdan sınırsız zengindir. Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur. Bu konuda elinizde hiçbir delil yoktur. Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?
69 De ki: Allah hakkında yalan uyduranlar asla kurtuluşa eremezler.
70 Dünyada kısa bir yararlanma, sonra dönüşleri bizedir. Sonra da inkâr ettikleri için onlara şiddetli azabı tattıracağız.
Nuh'un Hikâyesi ve İnkârcıların Sonu
71 Onlara Nuh'un haberini oku. Hani o kavmine demişti ki: Ey kavmim! Eğer benim aranızda durmam ve Allah'ın ayetlerini hatırlatmam size ağır geliyorsa, ben Allah'a güvendim. Siz ve ortaklarınız toplanıp kararınızı verin, sonra işiniz size dert olmasın. Sonra hükmünüzü bana uygulayın ve bana süre tanımayın.
72 Eğer yüz çevirirseniz, ben sizden bir ücret istemedim. Benim ücretim yalnızca Allah'a aittir. Bana teslim olanlardan olmam emredildi.
73 Ama onu yalanladılar. Biz de onu ve gemide onunla beraber olanları kurtardık ve onları halifeler yaptık. Ayetlerimizi yalanlayanları ise suda boğduk. Bak, uyarılanların sonu nasıl oldu!
74 Sonra onun ardından birçok elçiyi kendi toplumlarına gönderdik. Onlara açık delillerle geldiler. Fakat önceden yalanladıkları şeye inanacak değillerdi. İşte biz haddi aşanların kalplerini böyle mühürleriz.
75 Sonra onların ardından Musa ve Harun'u ayetlerimizle Firavun'a ve ileri gelenlerine gönderdik. Ama büyüklük tasladılar. Onlar suçlu bir topluluktu.
76 Katımızdan onlara gerçek geldiğinde, Bu apaçık bir büyüdür dediler.
77 Musa dedi ki: Size gelen gerçek hakkında böyle mi diyorsunuz? Bu bir büyü müdür? Büyücüler asla başarıya ulaşmazlar.
78 Dediler ki: Bizi atalarımızı üzerinde bulduğumuz yoldan döndürmek ve yeryüzünde büyüklük sizin ikinizin olsun diye mi bize geldiniz? Biz size inanmıyoruz.
79 Firavun dedi ki: Bütün bilgili büyücüleri bana getirin.
80 Büyücüler gelince Musa onlara: Atacağınızı atın dedi.
81 Onlar atınca Musa dedi ki: Getirdiğiniz büyüdür. Şüphesiz Allah onu boşa çıkaracaktır. Allah bozguncuların işini düzeltmez.
82 Suçlular hoşlanmasa da Allah sözleriyle gerçeği ortaya çıkaracaktır.
83 Firavun ve ileri gelenlerinin kötülük yapmasından korktukları için kavminden sadece bir grup genç Musa'ya inandı. Çünkü Firavun yeryüzünde büyüklük taslayan bir zorbaydı ve o aşırı gidenlerdendi.
84 Musa dedi ki: Ey kavmim! Eğer Allah'a inanıyorsanız ve teslim olmuşsanız, yalnız O'na güvenin.
85 Dediler ki: Allah'a güvendik. Rabbimiz! Bizi zalim toplumun baskısına uğratma.
86 Ve bizi rahmetinle inkâr eden toplumdan kurtar.
87 Musa ve kardeşine, Kavminiz için Mısır'da evler hazırlayın ve evlerinizi ibadet yerleri yapın, namazı dosdoğru kılın ve inananlara müjde ver diye vahyettik.
88 Musa dedi ki: Rabbimiz! Sen Firavun'a ve ileri gelenlerine dünya hayatında süs ve mallar verdin. Rabbimiz! Senin yolundan saptırsınlar diye mi? Rabbimiz! Mallarını yok et ve kalplerini sıkılaştır ki acı azabı görünceye kadar inanmasınlar.
89 Allah dedi ki: İkinizin duası kabul edildi. Doğru yolda devam edin ve bilmeyenlerin yoluna uymayın.
90 İsrailoğullarını denizden geçirdik. Firavun ve askerleri zulmetmek ve saldırmak üzere onları takip etti. Nihayet boğulmak üzere iken, İsrailoğullarının inandığı Tanrı'dan başka tanrı olmadığına inandım. Ben de teslim olanlardanım dedi.
91 Şimdi mi? Oysa daha önce isyan etmiş ve bozgunculardan olmuştun.
92 Bugün senin bedenini kurtaracağız ki senden sonra geleceklere bir işaret olsun. Şüphesiz insanların çoğu ayetlerimizden habersizdir.
93 Andolsun, biz İsrailoğullarını güzel bir yurda yerleştirdik ve onlara temiz şeylerden rızık verdik. Kendilerine bilgi gelinceye kadar ayrılığa düşmediler. Şüphesiz Rabbin, kıyamet günü, ayrılığa düştükleri şeyler hakkında aralarında hüküm verecektir.
Musa ve Firavun'un Hikâyesi
94 Sana indirdiğimizden şüphe içindeysen senden önce kitabı okuyanlara sor. Andolsun ki sana Rabbinden gerçek gelmiştir. Sakın şüpheye düşenlerden olma.
95 Ve sakın Allah'ın ayetlerini yalanlayanlardan olma, yoksa kaybedenlerden olursun.
96 Şüphesiz Rabbinin sözü üzerlerine hak olmuş kimseler inanmazlar.
97 Onlara her türlü delil gelse bile, acı verici azabı görünceye kadar.
98 Yunus'un kavmi hariç, inanıp da imanı kendisine fayda sağlayan bir ülke olsaydı ya! İnandıkları zaman, dünya hayatında rezillik azabını onlardan kaldırdık ve onları bir süre faydalandırdık.
99 Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzündekilerin hepsi topluca inanırdı. Öyleyse sen mi insanları inanan kimseler olmaları için zorlayacaksın?
100 Allah'ın izni olmadıkça hiçbir kimse inanamaz. O, akıllarını kullanmayanların üzerine pisliği yağdırır.
101 De ki: Göklerde ve yerde neler var bir bakın. Fakat ayetler ve uyarılar, inanmayan bir topluma fayda vermez.
102 Onlar kendilerinden önce gelip geçenlerin günleri gibi günler dışında başka bir şey mi bekliyorlar? De ki: Bekleyin, şüphesiz ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim.
103 Sonra elçilerimizi ve inananları kurtarırız. İşte böyle, üzerimize düşen bir hak olarak inananları kurtarırız.
İman ve Hidayet
104 De ki: Ey insanlar! Eğer benim dinimden şüphe ediyorsanız, bilin ki ben Allah dışında taptıklarınıza tapmam. Fakat sizi öldürecek olan Allah'a taparım. Bana inananlardan olmam emredildi.
105 Ve yüzünü dosdoğru dine çevir, sakın inkâr edenlerden olma.
106 Allah'tan başka sana ne fayda ne de zarar veremeyecek şeylere yalvarma. Eğer bunu yaparsan, o zaman kesinlikle zalimlerden olursun.
107 Eğer Allah sana bir sıkıntı dokundurursa, onu O'ndan başka giderecek yoktur. Eğer sana bir iyilik dilerse, O'nun lütfunu geri çevirecek de yoktur. O, lütfunu kullarından dilediğine eriştirir. O bağışlayandır, merhametlidir.
108 De ki: Ey insanlar! Size Rabbinizden gerçek gelmiştir. Kim doğru yolu seçerse, ancak kendisi için seçmiş olur. Kim de saparsa, kendi zararına sapmış olur. Ben sizin üzerinize vekil değilim.
109 Sana vahyedilene uy ve Allah hüküm verene kadar sabret. O, hüküm verenlerin en hayırlısıdır.