KuranGPT Logo

18. Kehf

KuranGPT.com Yapay Zekâ Modeli

Kuran'ın önemi ve uyarısı

1 Kuluna Kitabı indiren ve onda hiçbir eğrilik yapmayan Allah'a övgüler olsun.

2 Dosdoğru bir kitap olarak onu indirdi ki kendi katından gelecek çetin bir azap ile uyarsın ve iyi işler yapan inananlara güzel bir ödül müjdelesin.

3 Onlar orada sonsuza dek kalacaklar.

4 Ve Allah çocuk edindi diyenleri uyarsın.

5 Ne onların ne de atalarının bu konuda bir bilgisi vardır. Ağızlarından çıkan söz ne büyük! Onlar sadece yalan söylüyorlar.

6 Bu söze inanmazlarsa arkalarından üzülerek neredeyse kendini helak edeceksin.

7 Biz yeryüzündeki her şeyi ona süs olarak yarattık ki insanların hangisinin daha güzel davranacağını sınayalım.

8 Ve biz yeryüzündeki her şeyi kesinlikle kupkuru bir toprak haline getireceğiz.

Mağara arkadaşlarının hikayesi

9 Yoksa sen mağara ve kitabe arkadaşlarımızın şaşılacak işaretlerimizden olduğunu mu sandın?

10 Hani gençler mağaraya sığınmışlardı da Ey Rabbimiz bize katından bir rahmet ver ve işimizde bize doğruyu göster demişlerdi.

11 Bunun üzerine mağarada yıllarca onların kulaklarına perde vurduk.

12 Sonra onları uyandırdık ki iki gruptan hangisinin kaldıkları süreyi daha iyi hesapladığını bilelim.

13 Biz sana onların haberini gerçek olarak anlatıyoruz. Şüphesiz onlar Rablerine inanan gençlerdi. Biz de onların doğru yolda olmalarını artırmıştık.

14 Onların kalplerini sağlamlaştırmıştık. Hani ayağa kalkıp demişlerdi ki Bizim Rabbimiz göklerin ve yerin Rabbidir. Ondan başkasına asla tanrı demeyiz. Yoksa saçma bir söz söylemiş oluruz.

15 Şu bizim halkımız Ondan başka tanrılar edindiler. Onlar hakkında açık bir delil getirselerdi ya. Öyleyse Allah hakkında yalan uydurandan daha zalim kim olabilir?

16 Madem ki siz onlardan ve Allahtan başka taptıkları şeylerden uzaklaştınız o halde mağaraya sığının. Rabbiniz size rahmetini yaysın ve işinizde size kolaylık sağlasın.

17 Güneşi görürsün doğduğu zaman mağaralarının sağına meyleder batarken de sol taraftan onlara dokunmadan geçer. Kendileri ise mağaranın geniş bir yerinde bulunuyorlardı. Bu Allahın işaretlerindendir. Allah kimi doğru yola iletirse işte o doğru yolu bulandır. Kimi de saptırırsa artık ona doğru yolu gösterecek bir rehber bulamazsın.

18 Onları uyanık sanırsın oysa uyuyorlardı. Biz onları sağa sola çeviriyorduk. Köpekleri de mağaranın girişinde ön ayaklarını uzatmış yatmakta idi. Eğer onların durumlarına muttali olsaydın dönüp onlardan kaçardın ve gördüklerin yüzünden için korku ile dolardı.

19 Böylece biz onları uyandırdık ki birbirlerine sorsunlar. İçlerinden biri Ne kadar kaldınız dedi. Bir gün ya da bir günden az dediler. Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir dediler. Şimdi birinizi şu gümüş para ile kente gönderin de baksın hangi yiyecek daha temiz ise ondan size bir rızık getirsin. Ancak çok dikkatli davransın ve sizi kimseye sezdirmesin.

20 Çünkü onlar sizi ele geçirirlerse ya taşlayarak öldürürler yahut kendi dinlerine döndürürler. O zaman bir daha asla kurtuluşa eremezsiniz.

21 Böylece insanların onları bulmalarını sağladık ki Allahın vaadinin gerçek olduğunu ve kıyametin şüphe götürmez olduğunu bilsinler. Hani onlar aralarında onların durumunu tartışıyorlardı. Üzerlerine bir bina yapın dediler. Rableri onları daha iyi bilir. Onların durumuna üstün gelenler Mutlaka onların üzerine bir mescit yapacağız dediler.

22 Bazıları üç kişiydiler dördüncüleri köpekleriydi diyecekler. Beş kişiydiler altıncıları köpekleriydi diyecekler. Bu bilinmeyene taş atmaktır. Bazıları da yedi kişiydiler sekizincileri köpekleriydi diyecekler. De ki Onların sayısını Rabbim daha iyi bilir. Onlar hakkında bilgisi olan çok azdır. Öyleyse onlar hakkında açık tartışma dışında başka tartışma yapma ve onlar hakkında bunlardan hiçbirine bir şey sorma.

23 Hiçbir şey için sakın ben bunu yarın mutlaka yapacağım deme.

24 Ancak Allah dilerse yapacağım de. Unuttuğun zaman Rabbini an ve Umarım Rabbim beni bundan daha doğru olana ulaştırır de.

25 Onlar mağaralarında üç yüz yıl kaldılar ve dokuz yıl daha eklediler.

26 De ki Ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gaybı Ona aittir. O ne güzel görür ne güzel işitir. Onların Ondan başka bir yöneticisi yoktur. O hükmüne hiç kimseyi ortak etmez.

Allah'ın sözlerine bağlılık

27 Rabbinin kitabından sana vahyedileni oku. Onun sözlerini değiştirebilecek yoktur. Ondan başka bir sığınak da bulamazsın.

28 Sabah akşam Rablerinin rızasını dileyerek ona yalvaranlarla birlikte sabret. Dünya hayatının süsünü isteyerek gözlerini onlardan ayırma. Kalbini bizi anmaktan gafil kıldığımız, kendi arzusuna uyan ve işi aşırılık olan kimseye boyun eğme.

29 De ki: Gerçek Rabbinizdendir. Dileyen inansın, dileyen inkâr etsin. Biz zalimler için alevleri kendilerini çepeçevre kuşatan bir ateş hazırladık. Eğer yardım isterlerse, erimiş maden gibi yüzleri haşlayan bir su ile yardım edilirler. Ne kötü bir içecek ve ne kötü bir barınak.

30 İnanıp iyi işler yapanlara gelince, biz güzel iş yapanların ödülünü zayi etmeyiz.

31 İşte onlar için altından ırmaklar akan Adn cennetleri vardır. Orada altın bileziklerle süslenecekler, ince ve kalın ipekten yeşil elbiseler giyerek koltuklar üzerine kurulacaklar. Ne güzel bir ödül ve ne güzel bir konaklama yeri.

İki bahçe sahibinin kıssası

32 Onlara iki adamın örneğini ver. Birine iki üzüm bağı verdik ve her ikisini de hurma ağaçlarıyla çevreledik, aralarına da ekinler yerleştirdik.

33 İki bahçe de ürünlerini verdi ve hiçbir şeyi eksik bırakmadı. Aralarından bir de ırmak akıttık.

34 Onun başka geliri de vardı. Arkadaşıyla konuşurken ona dedi ki: Ben senden daha zenginim ve insan sayısı bakımından da daha güçlüyüm.

35 Kendine zulmederek bahçesine girdi. Dedi ki: Bunun asla yok olacağını sanmıyorum.

36 Kıyametin kopacağını da sanmıyorum. Rabbime döndürülsem bile, kesinlikle bundan daha iyi bir sonuç bulurum.

37 Arkadaşı ona cevap verirken dedi ki: Seni topraktan, sonra bir damla sudan yaratan, sonra da seni bir adam olarak şekillendiren Allah'ı inkâr mı ediyorsun?

38 Fakat O Allah benim Rabbimdir ve ben Rabbime hiç kimseyi ortak koşmam.

39 Bahçene girdiğinde, Allah'ın dilediği olur, güç yalnız Allah'tandır demeli değil miydin? Eğer beni mal ve çocuk bakımından senden daha az görüyorsan.

40 Belki Rabbim bana senin bahçenden daha iyisini verir ve seninkinin üzerine gökten bir afet gönderir de kaygan bir toprak haline gelir.

41 Veya suyu çekilir de bir daha onu bulamazsın.

42 Derken onun ürünleri kuşatılıp yok edildi. Böylece, uğruna harcadıklarına üzülerek ellerini ovuşturup kaldı. Bağ çardakları yere çökmüştü. Keşke Rabbime hiç kimseyi ortak koşmasaydım diyordu.

43 Allah'tan başka ona yardım edecek destekçileri olmadı ve o kendini savunamadı.

44 İşte burada koruma, hak olan Allah'a aittir. O, ödül bakımından en hayırlı, sonuç bakımından en hayırlı olandır.

Dünya hayatının geçiciliği

45 Onlara dünya hayatının örneğini ver. O gökten indirdiğimiz su gibidir. Onunla yeryüzünün bitkileri birbirine karışır, sonra rüzgârların savurduğu çerçöpe döner. Allah her şeye gücü yetendir.

46 Mal ve çocuklar dünya hayatının süsüdür. Kalıcı iyi işler ise Rabbinin katında sevap bakımından daha hayırlı ve ümit bakımından daha iyidir.

47 Dağları yürüttüğümüz ve yeryüzünü dümdüz görüp hiçbirini bırakmadığımız günü hatırla.

48 Hepsi sıra sıra Rabbine sunulurlar. Andolsun, sizi ilk kez yarattığımız gibi bize geldiniz. Oysa size söz verdiğimiz zamanı asla gerçekleştirmeyeceğimizi sanmıştınız.

49 Kitap ortaya konur. Suçluların onda yazılı olanlardan korktuklarını görürsün. Vay halimize derler, bu nasıl bir kitap ki küçük büyük hiçbir şey bırakmadan hepsini sayıp dökmüş! Yaptıklarını hazır bulurlar. Rabbin kimseye haksızlık etmez.

İblis'in itaatsizliği ve insanın düşmanı oluşu

50 Hani meleklere Ademe secde edin demiştik de İblis hariç hepsi secde etmişti. O cinlerdendi ve Rabbinin emrine karşı geldi. Şimdi siz beni bırakıp onu ve soyunu dostlar mı ediniyorsunuz? Onlar sizin düşmanınızdır. Zalimler için ne kötü bir değişim.

51 Ben onları ne göklerin ve yerin yaratılışına ne de kendilerinin yaratılışına şahit tutmadım. Saptıranları yardımcı da edinmedim.

52 O gün Allah onlara ortaklarımı çağırın der. Onları çağırırlar ama onlar cevap vermezler. Aralarına bir uçurum koymuşuzdur.

53 Suçlular ateşi görürler ve oraya düşeceklerini anlarlar. Ondan kaçacak yer bulamazlar.

İnkârcıların durumu ve peygamberlerin rolü

54 Bu Kuran'da insanlar için her türlü örneği açıkladık. Fakat insan çoğu şeyde tartışmaya eğilimlidir.

55 İnsanları inanmaktan ve Rablerinden bağışlanma dilemekten alıkoyan şey, öncekilerin başına gelenlerin kendi başlarına da gelmesini beklemeleri veya azabın karşılarına dikilmesini istemeleridir.

56 Biz elçileri sadece müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak göndeririz. İnkâr edenler ise batıl ile hakkı ortadan kaldırmak için tartışırlar. Onlar ayetlerimi ve uyarıldıkları şeyleri alay konusu yaptılar.

57 Rabbinin ayetleri kendisine hatırlatıldığı halde onlardan yüz çeviren ve kendi elleriyle yaptıklarını unutan kimseden daha zalim kim olabilir? Biz onların kalplerine onu anlamalarına engel olan bir örtü ve kulaklarına bir ağırlık koyduk. Sen onları doğru yola çağırsan da asla doğru yolu bulamazlar.

58 Rabbin çok bağışlayıcı ve merhamet sahibidir. Eğer yaptıklarından dolayı onları hemen cezalandırsaydı, elbette azaplarını çabuklaştırırdı. Fakat onlar için belirlenmiş bir süre vardır ki ondan kaçıp kurtulacakları bir yer bulamazlar.

59 İşte zulmettiklerinde yok ettiğimiz o ülkeler. Onların yok edilmeleri için de bir süre belirlemiştik.

Musa ve bilge kişinin hikayesi

60 Musa genç yardımcısına demişti ki: İki denizin birleştiği yere ulaşıncaya kadar durmadan yürüyeceğim, ya da uzun yıllar geçireceğim.

61 İki denizin birleştiği yere vardıklarında balıklarını unuttular. Balık denizde bir yol tutup gitmişti.

62 Oradan geçtiklerinde Musa yardımcısına dedi ki: Yemeğimizi getir. Bu yolculuğumuzda gerçekten yorgun düştük.

63 Yardımcısı dedi ki: Gördün mü? Kayaya sığındığımızda balığı unuttum. Onu hatırlamamamı şeytan sağladı. Balık şaşılacak şekilde denizde yolunu tutup gitmişti.

64 Musa dedi ki: İşte aradığımız buydu. Hemen izlerini takip ederek geri döndüler.

65 Derken kullarımızdan bir kul buldular ki, ona katımızdan bir rahmet vermiş ve ona tarafımızdan bir ilim öğretmiştik.

66 Musa ona dedi ki: Sana öğretilen doğru yol bilgisinden bana öğretmen için sana tabi olabilir miyim?

67 O dedi ki: Doğrusu sen benimle beraberliğe sabredemezsin.

68 İç yüzünü kavrayamadığın bir şeye nasıl sabredebilirsin?

69 Musa dedi ki: Allah dilerse beni sabırlı bulacaksın ve senin hiçbir emrine karşı gelmeyeceğim.

70 O dedi ki: Eğer bana uyacaksan, ben sana söylemedikçe hiçbir şey hakkında bana soru sorma.

71 Bunun üzerine yola koyuldular. Sonunda bir gemiye bindiklerinde, adam gemiyi deldi. Musa dedi ki: İçindekileri boğmak için mi onu deldin? Gerçekten çok kötü bir iş yaptın.

72 Adam dedi ki: Ben sana, benimle beraberliğe sabredemezsin demedim mi?

73 Musa dedi ki: Unuttuğum için beni kınama ve bu işimde bana zorluk çıkarma.

74 Yine yola koyuldular. Sonunda bir erkek çocuğa rastladıklarında, adam hemen onu öldürdü. Musa dedi ki: Tertemiz bir canı, bir can karşılığı olmaksızın öldürdün ha! Gerçekten çok kötü bir şey yaptın!

75 Adam dedi ki: Ben sana, benimle beraberliğe sabredemezsin demedim mi?

76 Musa dedi ki: Bundan sonra sana bir şey sorarsam, artık benimle arkadaşlık etme. Doğrusu, benden yana mazeretim sona ermiştir.

77 Yine yola koyuldular. Sonunda bir şehir halkına varıp onlardan yiyecek istediler. Ancak şehir halkı onları konuk etmekten kaçındı. Derken orada yıkılmaya yüz tutmuş bir duvar buldular. Adam hemen onu doğrulttu. Musa dedi ki: İsteseydin elbet buna karşı bir ücret alırdın.

78 Adam dedi ki: İşte bu seninle benim ayrılmamızın vaktidir. Şimdi sana, sabredemediğin şeylerin içyüzünü haber vereceğim.

79 O gemi, denizde çalışan yoksullarındı. Onu kusurlu kılmak istedim. Çünkü onların arkasında, her sağlam gemiyi zorla ele geçiren bir kral vardı.

80 Erkek çocuğa gelince, onun ana babası inanmış kimselerdi. Çocuğun onları azgınlık ve inkâra sürüklemesinden korktuk.

81 Böylece, Rablerinin onlara, bu çocuğun yerine daha temiz ve daha merhametlisini vermesini diledik.

82 Duvara gelince, şehirde iki yetim çocuğundu; altında onlara ait bir hazine vardı; babaları iyi bir insandı. Rabbin, onların erginlik çağına ulaşmalarını ve Rabbinden bir rahmet olarak hazinelerini çıkarmalarını istedi. Ben bunları kendiliğimden yapmadım. İşte, hakkında sabretmeye güç yetiremediğin şeylerin içyüzü budur.

Zülkarneyn'in hikayesi

83 Sana Zülkarneyn hakkında soruyorlar. De ki: Size onun hakkında bir anı okuyacağım.

84 Biz onu yeryüzünde güçlü kıldık ve ona her şeyden bir yol verdik.

85 O da bir yol tuttu.

86 Güneşin battığı yere ulaştığında, onu kara bir balçıkta batar buldu. Orada bir topluluk gördü. Dedik ki: Ey Zülkarneyn! Ya onlara ceza vereceksin ya da onlara iyi davranacaksın.

87 Dedi ki: Kim haksızlık ederse ona ceza vereceğiz. Sonra Rabbine döndürülecek, O da ona korkunç bir ceza verecek.

88 Kim de inanır ve iyi iş yaparsa, ona en güzel karşılık vardır. Ona buyruğumuzdan kolay olanı söyleyeceğiz.

89 Sonra başka bir yol tuttu.

90 Güneşin doğduğu yere ulaştığında, onu kendileriyle güneş arasına hiçbir örtü koymadığımız bir halk üzerine doğar buldu.

91 İşte böyle, onun yanındakileri tam olarak kuşatmıştık.

92 Sonra yine bir yol tuttu.

93 İki dağ arasına ulaştığında, onların önünde neredeyse hiç söz anlamayan bir halk buldu.

94 Dediler ki: Ey Zülkarneyn! Yecüc ve Mecüc bu ülkede bozgunculuk yapıyorlar. Bizimle onlar arasında bir engel yapman için sana bir vergi verelim mi?

95 Dedi ki: Rabbimin bana verdiği güç daha hayırlıdır. Bana gücünüzle yardım edin de sizinle onlar arasına sağlam bir engel yapayım.

96 Bana demir kütleleri getirin. İki dağın arasını doldurunca, Üfleyin dedi. Onu ateş haline getirince de, Bana erimiş bakır getirin, üzerine dökeyim dedi.

97 Artık onu ne aşabildiler ne de delebildiler.

98 Dedi ki: Bu Rabbimden bir rahmettir. Rabbimin sözü gerçekleşince onu yerle bir edecek. Rabbimin sözü gerçektir.

99 O gün onları bırakırız, birbirine girerler. Sura üflenince de onları toptan toplarız.

100 O gün inkârcılara cehennemi apaçık gösteririz.

101 Onlar ki gözleri beni anmaktan perdeli idi ve işitmeye tahammül edemiyorlardı.

İnkârcıların ahiretteki durumu ve gerçek başarı

102 İnkâr edenler beni bırakıp kullarımı dost edineceklerini mi sandılar? Biz cehennemi inkârcılara konak olarak hazırladık.

103 De ki: Size işleri bakımından en çok kaybedenler kimler olduğunu bildirelim mi?

104 Onlar ki dünya hayatında çabaları boşa gitti, oysa onlar güzel iş yaptıklarını sanıyorlardı.

105 İşte onlar Rablerinin ayetlerini ve O'na kavuşmayı inkâr edenlerdir. Bu yüzden işleri boşa çıkmıştır, kıyamet günü onlar için bir değer koymayacağız.

106 İşte böyle, inkâr etmeleri, ayetlerimi ve peygamberlerimi alay konusu yapmaları nedeniyle onların cezası cehennemdir.

107 İman edip iyi işler yapanlara gelince, onlar için konak olarak Firdevs cennetleri vardır.

108 Orada sürekli kalacaklar, oradan ayrılmak istemeyeceklerdir.

109 De ki: Rabbimin sözlerini yazmak için deniz mürekkep olsa ve bir o kadarını da katsak, Rabbimin sözleri tükenmeden önce deniz tükenirdi.

110 De ki: Ben de sizin gibi bir insanım. Bana, ilahınızın tek bir ilah olduğu vahyediliyor. Artık kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa iyi iş yapsın ve Rabbine ibadette hiç kimseyi ortak koşmasın.