Kitabın indirilişi ve Allah'ın birliği
1 Elif Lam Mim
2 Allah, kendisinden başka ilah olmayan, diri, her şeyi yönetendir
3 O sana Kitabı gerçekle indirdi, öncekileri doğrulayıcı olarak. Ve Tevrat ile İncili indirdi
4 Daha önce insanlara yol gösterici olarak. Ve Furkanı indirdi. Şüphesiz Allah'ın ayetlerini inkâr edenler için şiddetli bir azap vardır. Allah güçlüdür, intikam sahibidir
5 Şüphesiz yerde ve gökte Allah'a hiçbir şey gizli kalmaz
6 Rahimlerde sizi dilediği gibi şekillendiren O'dur. O'ndan başka ilah yoktur. O güçlüdür, hikmet sahibidir
Kitap ehli ve inananlar hakkında
7 Sana Kitabı indiren O'dur. Onun bir kısmı, anlamı açık ayetlerdir ki bunlar Kitabın temelidir. Diğerleri ise anlamı kapalı olanlardır. Kalplerinde eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve kendi anlayışlarına göre yorumlamak için onun anlamı kapalı olanlarına uyarlar. Oysa onun gerçek anlamını sadece Allah bilir. Bilgide derinleşmiş olanlar, Ona inandık, hepsi Rabbimizin katındandır derler. Bunu ancak akıl sahipleri düşünüp anlar.
8 Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi saptırma ve bize katından bir rahmet bağışla. Şüphesiz sen çok bağışlayansın.
9 Rabbimiz! Şüphesiz sen, geleceğinde şüphe olmayan bir günde insanları toplayacaksın. Allah sözünden dönmez.
10 İnkâr edenlere gelince, onların malları ve çocukları Allah'a karşı kendilerine hiçbir yarar sağlamayacaktır. İşte onlar ateşin yakıtıdırlar.
11 Tıpkı Firavun ailesi ve onlardan öncekilerin durumu gibi. Ayetlerimizi yalanladılar, Allah da onları günahları sebebiyle yakaladı. Allah'ın cezası çetindir.
12 İnkâr edenlere de ki: Yakında yenileceksiniz ve cehenneme toplanacaksınız. Orası ne kötü bir yataktır.
13 Karşılaşan iki toplulukta sizin için bir işaret vardı. Bir topluluk Allah yolunda savaşıyordu, diğeri ise inkârcıydı. Onları gözleriyle kendilerinin iki katı görüyorlardı. Allah dilediğini yardımıyla destekler. Şüphesiz bunda basiret sahipleri için bir ibret vardır.
14 Kadınlar, oğullar, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüş, salma atlar, hayvanlar ve ekinlerden oluşan dünya zevkleri insanlara süslü gösterildi. Bunlar dünya hayatının geçici menfaatleridir. Oysa varılacak güzel yer Allah katındadır.
15 De ki: Size bunlardan daha iyisini bildireyim mi? Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için Rableri katında, içinden ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetler, tertemiz eşler ve Allah'ın rızası vardır. Allah kullarını hakkıyla görendir.
16 Onlar, Rabbimiz! Biz inandık. Bizim günahlarımızı bağışla ve bizi ateş azabından koru diyenlerdir.
17 Onlar sabredenler, doğru olanlar, huzurunda gönülden boyun bükenler, hayra harcayanlar ve seher vaktinde bağışlanma dileyenlerdir.
18 Allah, kendisinden başka ilah olmadığına şahitlik etti. Melekler ve ilim sahipleri de adaletle şahitlik ettiler. O'ndan başka ilah yoktur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
19 Allah katında din İslam'dır. Kitap verilenler, kendilerine ilim geldikten sonra sırf aralarındaki kıskançlık yüzünden ayrılığa düştüler. Kim Allah'ın ayetlerini inkâr ederse, bilsin ki Allah hesabı çabuk görendir.
20 Seninle tartışmaya girişirlerse de ki: Ben ve bana uyanlar kendimizi Allah'a teslim ettik. Kitap verilenlere ve bilgisizlere de ki: Siz de İslam'ı kabul ettiniz mi? Eğer İslam'ı kabul ederlerse doğru yolu bulmuşlardır. Yok eğer yüz çevirirlerse sana düşen sadece tebliğ etmektir. Allah kullarını hakkıyla görendir.
21 Allah'ın ayetlerini inkâr edenler, haksız yere peygamberleri öldürenler, insanlardan adaleti emredenleri öldürenler var ya, onları acı bir azapla müjdele.
22 Onlar, dünyada ve ahirette yaptıkları boşa gitmiş olanlardır. Onların hiçbir yardımcısı da yoktur.
23 Kendilerine Kitaptan bir pay verilenleri görmedin mi? Aralarında hüküm vermesi için Allah'ın Kitabına çağrılıyorlar da sonra içlerinden bir grup yüz çevirerek dönüp gidiyor.
24 Bunun sebebi, onların Ateş bize ancak sayılı günlerde dokunacak demeleridir. Uydurdukları şeyler dinleri konusunda onları aldatmıştır.
25 Bakalım, kendilerini o geleceğinde şüphe olmayan günde bir araya topladığımız ve hiç kimseye haksızlık edilmeden herkese kazandığı tamamen ödendiği vakit halleri nice olacak?
26 De ki: Ey mülkün sahibi Allah'ım! Sen mülkü dilediğine verirsin. Dilediğinden de mülkü çeker alırsın. Dilediğini yüceltir, dilediğini alçaltırsın. Hayır senin elindedir. Şüphesiz sen her şeye kadirsin.
27 Geceyi gündüze katar, gündüzü de geceye katarsın. Ölüden diriyi çıkarır, diriden de ölüyü çıkarırsın. Dilediğine de sayısız rızık verirsin.
28 Müminler, müminleri bırakıp inkârcıları dost edinmesin. Kim bunu yaparsa Allah ile bir ilişiği kalmaz. Ancak onlardan korunmanız başkadır. Allah sizi kendisine karşı dikkatli olmanız hakkında uyarıyor. Dönüş Allah'adır.
29 De ki: İçinizdekini gizleseniz de, açığa vursanız da Allah onu bilir. Göklerdeki her şeyi, yerdeki her şeyi de bilir. Allah her şeye kadirdir.
30 O gün herkes yaptığı her hayrı ve her kötülüğü karşısında hazır bulacak ve kötülükleri ile kendi arasında uzak bir mesafe bulunmasını isteyecektir. Allah sizi kendisine karşı dikkatli olmanız hakkında uyarıyor. Allah kullarına çok şefkatlidir.
Allah'ın seçtiği peygamberler ve aileleri
31 De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok bağışlayıcı ve merhametlidir.
32 De ki: Allah'a ve Elçiye itaat edin. Eğer yüz çevirirlerse şüphesiz Allah inkâr edenleri sevmez.
33 Gerçekten Allah, Adem'i, Nuh'u, İbrahim ailesini ve İmran ailesini âlemler üzerine seçti.
34 Birbirinden türeyen bir nesil olarak. Allah işitendir, bilendir.
35 Hani İmran'ın karısı şöyle demişti: Rabbim! Karnımdakini özgür olarak sana adadım, benden kabul et. Şüphesiz sen işiten ve bilensin.
36 Onu doğurduğunda dedi ki: Rabbim! Onu kız doğurdum. Allah onun ne doğurduğunu daha iyi bilir. Erkek, kız gibi değildir. Ona Meryem adını verdim. Onu ve soyunu kovulmuş şeytandan koruman için sana sığınıyorum.
37 Rabbi onu güzel bir kabulle kabul etti ve onu güzel bir şekilde yetiştirdi. Zekeriya'yı da onun bakımıyla görevlendirdi. Zekeriya ne zaman mabette onun yanına girse, yanında bir yiyecek bulurdu. Meryem! Bu sana nereden geldi? diye sordu. O da: Bu Allah katındandır. Şüphesiz Allah dilediğine hesapsız rızık verir, dedi.
38 Orada Zekeriya Rabbine dua etti: Rabbim! Bana katından temiz bir nesil bağışla. Şüphesiz sen duaları işitensin, dedi.
39 O mabette namaz kılarken melekler ona seslendi: Allah sana, Allah'tan bir kelimeyi doğrulayıcı, efendi, iffetli ve iyilerden bir peygamber olacak Yahya'yı müjdeliyor.
40 Rabbim! dedi, bana ihtiyarlık ulaşmışken ve karım da kısırken nasıl oğlum olabilir? Allah: Böyledir, Allah dilediğini yapar, dedi.
41 Rabbim! dedi, bana bir işaret ver. Allah: Senin işaretin, işaretle anlaşma dışında üç gün insanlarla konuşamamandır. Rabbini çok an ve akşam sabah onu yücelt, dedi.
42 Hani melekler demişti ki: Ey Meryem! Allah seni seçti, seni tertemiz kıldı ve seni dünya kadınlarına üstün kıldı.
43 Ey Meryem! Rabbine gönülden itaat et, secde et ve rükû edenlerle birlikte rükû et.
44 Bu, sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Meryem'e hangisi bakacak diye kalemleriyle kura çekerlerken sen yanlarında değildin. Çekişirlerken de yanlarında değildin.
45 Hani melekler demişti ki: Ey Meryem! Allah seni kendisinden bir kelime ile müjdeliyor, adı Meryem oğlu İsa Mesih'tir. Dünyada ve ahirette itibarlı ve Allah'a yakın olanlardandır.
46 Beşikte de, yetişkin çağında da insanlarla konuşacak ve iyilerden olacaktır.
47 Rabbim! dedi, bana bir erkek dokunmamışken nasıl çocuğum olabilir? Allah: Böyledir, Allah dilediğini yaratır. Bir işe hükmettiği zaman ona sadece Ol der, o da oluverir, dedi.
48 Ona kitabı, hikmeti, Tevrat'ı ve İncil'i öğretecek.
49 İsrailoğullarına bir elçi olarak şöyle diyecek: Size Rabbinizden bir mucize getirdim. Size çamurdan kuş şeklinde bir şey yapıp ona üfleyeceğim, Allah'ın izniyle hemen kuş olacaktır. Körü ve alacalıyı iyileştireceğim. Allah'ın izniyle ölüleri dirilteceğim. Evlerinizde ne yiyip ne biriktirdiğinizi size haber vereceğim. Eğer inanırsanız, bunda sizin için bir işaret vardır.
50 Benden önceki Tevrat'ı doğrulayıcı olarak ve size haram kılınan bazı şeyleri helal kılmak için geldim. Size Rabbinizden bir mucize getirdim. Öyleyse Allah'tan korkun ve bana itaat edin.
51 Şüphesiz Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse O'na kulluk edin. Bu doğru yoldur.
52 İsa onlardan inkârı sezince: Allah yolunda yardımcılarım kim? dedi. Havariler: Biz Allah'ın yardımcılarıyız. Allah'a inandık. Şahit ol, biz Müslümanlarız, dediler.
53 Rabbimiz! İndirdiğine inandık ve elçiye uyduk. Bizi şahitlerle beraber yaz.
54 Onlar tuzak kurdular. Allah da tuzak kurdu. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır.
55 Hani Allah demişti ki: Ey İsa! Seni vefat ettireceğim, seni kendime yükselteceğim, seni inkâr edenlerden arındıracağım ve sana uyanları kıyamete kadar inkâr edenlerin üstünde tutacağım. Sonra dönüşünüz banadır. Ayrılığa düştüğünüz konularda aranızda ben hükmedeceğim.
56 İnkâr edenlere gelince, onlara dünyada ve ahirette şiddetli bir şekilde azap edeceğim. Onların hiç yardımcıları da olmayacaktır.
57 İman edip iyi işler yapanlara gelince, Allah onların mükâfatlarını eksiksiz verecektir. Allah zalimleri sevmez.
58 Bu sana okuduğumuz ayetlerden ve hikmet dolu Kur'an'dandır.
59 Allah katında İsa'nın durumu, Adem'in durumu gibidir. Onu topraktan yarattı, sonra ona Ol dedi, o da oluverdi.
60 Gerçek, Rabbinden gelendir. Öyleyse şüphecilerden olma.
61 Sana bu bilgi geldikten sonra kim seninle tartışmaya kalkarsa, de ki: Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım, sonra lanetleşelim de Allah'ın lanetinin yalancılara olmasını dileyelim.
62 Şüphesiz bu, gerçek bir anlatımdır. Allah'tan başka ilah yoktur. Şüphesiz Allah, güçlüdür, hikmet sahibidir.
63 Eğer yüz çevirirlerse, şüphesiz Allah bozguncuları çok iyi bilir.
Kitap ehline çağrı ve İbrahim'in dini
64 De ki: Ey kitap ehli! Bizimle sizin aranızda ortak olan bir söze gelin: Allah'tan başkasına tapmayalım, O'na hiçbir şeyi ortak koşmayalım ve Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi rab edinmesin. Eğer yüz çevirirlerse, deyin ki: Şahit olun, biz Müslümanlarız.
65 Ey kitap ehli! İbrahim hakkında niçin tartışıyorsunuz? Tevrat da, İncil de ondan sonra indirildi. Hiç düşünmüyor musunuz?
66 İşte siz böylesiniz! Hakkında bilginiz olan konuda tartıştınız. Peki hiç bilginiz olmayan konuda neden tartışıyorsunuz? Allah bilir, siz bilmezsiniz.
67 İbrahim ne Yahudi ne de Hıristiyandı; fakat o, Allah'a yönelen bir hanifti ve inkâr edenlerden değildi.
68 Şüphesiz, insanların İbrahim'e en yakın olanı, ona uyanlar, bu Peygamber ve iman edenlerdir. Allah da inananların dostudur.
69 Kitap ehlinden bir grup sizi saptırmak istedi. Oysa onlar ancak kendilerini saptırırlar ve farkında değillerdir.
70 Ey kitap ehli! Siz görmekte olduğunuz halde niçin Allah'ın ayetlerini inkâr ediyorsunuz?
71 Ey kitap ehli! Niçin hakkı batılla karıştırıyor ve bile bile gerçeği gizliyorsunuz?
72 Kitap ehlinden bir grup dedi ki: İnananlara indirilene günün başında inanın, sonunda da inkâr edin. Belki onlar dönerler.
73 Dininize uyanlardan başkasına inanmayın. De ki: Doğru yol, Allah'ın yoludur. Size verilenin benzerinin bir başkasına verilmesinden veya Rabbinizin huzurunda size karşı delil getireceklerinden ötürü mü böyle yapıyorsunuz? De ki: Lütuf Allah'ın elindedir, onu dilediğine verir. Allah her şeyi kuşatan ve bilendir.
74 Rahmetini dilediğine özgü kılar. Allah büyük lütuf sahibidir.
75 Kitap ehlinden öylesi vardır ki, ona yüklerle emanet bıraksan onu sana geri verir. Onlardan öylesi de vardır ki, ona bir dinar emanet etsen, tepesine dikilmedikçe onu sana geri vermez. Bu, onların Ümmiler hakkında bir sorumluluğumuz yoktur demelerinden dolayıdır. Onlar, bile bile Allah'a karşı yalan söylerler.
76 Hayır! Kim sözünü yerine getirir ve Allah'a karşı gelmekten sakınırsa, şüphesiz Allah sakınanları sever.
77 Allah'a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir bedelle değiştirenlere gelince, işte onların ahirette bir payı yoktur. Allah onlarla konuşmayacak, kıyamet günü onlara bakmayacak ve onları temize çıkarmayacaktır. Onlar için acı bir azap vardır.
78 Onlardan bir grup var ki, dillerini kitaba doğru eğip bükerler, siz onu kitaptan sanasınız diye. Oysa o kitaptan değildir. Allah katından olmadığı halde, Allah katındandır derler. Bile bile Allah'a karşı yalan söylerler.
79 Allah'ın kendisine kitap, hikmet ve peygamberlik verdiği hiçbir insanın, Allah'ı bırakıp da insanlara, bana kulluk edin demesi düşünülemez. Fakat o, Kitabı öğrettiğinize ve okuduğunuza göre Rabbe kul olun der.
80 O size melekleri ve peygamberleri rab edinmenizi de emretmez. Siz Müslüman olduktan sonra size inkârı mı emredecek?
81 Hani Allah peygamberlerden söz almıştı: Size kitap ve hikmet verdikten sonra, elinizdekini doğrulayan bir peygamber geldiğinde, ona mutlaka inanacak ve yardım edeceksiniz. Bunu kabul ettiniz mi? Ve bu hususta ağır yükümü üstlendiniz mi? demişti. Onlar: Kabul ettik demişlerdi. Allah da: Öyleyse şahit olun, ben de sizinle beraber şahit olanlardanım demişti.
82 Artık bundan sonra kim dönerse, işte onlar yoldan çıkmışların ta kendileridir.
83 Göklerde ve yerde kim varsa, ister istemez O'na teslim olmuşken ve O'na döndürülecekken onlar Allah'ın dininden başkasını mı arıyorlar?
84 De ki: Allah'a, bize indirilene, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a ve torunlarına indirilene, Musa'ya, İsa'ya ve peygamberlere Rableri tarafından verilene inandık. Onlardan hiçbiri arasında ayrım yapmayız. Biz O'na teslim olanlarız.
85 Kim İslam'dan başka bir din ararsa, bilsin ki kendisinden asla kabul edilmeyecek ve o ahirette kaybedenlerden olacaktır.
86 İman ettikten, Peygamberin hak olduğuna şahit olduktan ve kendilerine açık deliller geldikten sonra inkâr eden bir toplumu Allah nasıl doğru yola eriştirir? Allah zalimler topluluğunu doğru yola iletmez.
87 İşte onların cezası, Allah'ın, meleklerin ve tüm insanların lanetinin üzerlerine olmasıdır.
88 Onun içinde sürekli kalacaklardır. Onların azabı hafifletilmeyecek ve onlara bakılmayacaktır.
89 Ancak bundan sonra tövbe edip düzelenler başka. Çünkü Allah çok bağışlayıcı ve çok merhametlidir.
90 İman ettikten sonra inkâr eden, sonra da inkârda ileri gidenlerin tövbeleri asla kabul edilmeyecektir. İşte onlar sapkınların ta kendileridir.
91 İnkâr edip kâfir olarak ölenler var ya, dünya dolusu altını fidye verseler bile hiçbirinden asla kabul edilmeyecektir. Onlar için acı bir azap vardır ve onların yardımcıları da yoktur.
92 Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız, Allah onu hakkıyla bilir.
İsrailoğulları'na verilen nimetler ve yükümlülükler
93 Tevrat indirilmeden önce İsrail'in kendisine haram kıldığı dışında, bütün yiyecekler İsrailoğullarına helaldi. De ki: Eğer doğru söylüyorsanız, Tevrat'ı getirip okuyun.
94 Bundan sonra Allah'a karşı yalan uyduranlar, işte onlar zalimlerdir.
95 De ki: Allah doğru söylemiştir. Öyleyse Allah'ı birleyen İbrahim'in dinine uyun. O, ortak koşanlardan değildi.
96 Şüphesiz, insanlar için kurulan ilk ev, Mekke'deki, âlemlere bereket ve yol gösterici olan Kâbe'dir.
97 Onda apaçık deliller, İbrahim'in makamı vardır. Oraya giren güvende olur. Yoluna gücü yetenlerin o evi hac etmesi, Allah'ın insanlar üzerindeki hakkıdır. Kim inkâr ederse bilsin ki, Allah âlemlerden müstağnidir.
98 De ki: Ey Kitap ehli! Allah yaptıklarınıza şahit olduğu halde niçin Allah'ın ayetlerini inkâr ediyorsunuz?
99 De ki: Ey Kitap ehli! Niçin inananları Allah yolundan çevirmeye çalışıyorsunuz? Siz şahitler olduğunuz halde onu eğri göstermeye uğraşıyorsunuz. Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir.
100 Ey inananlar! Eğer Kitap verilenlerden herhangi bir gruba uyarsanız, imanınızdan sonra sizi inkârcılığa döndürürler.
101 Size Allah'ın ayetleri okunurken ve Resûlü aranızda iken nasıl inkâr edersiniz? Kim Allah'a sımsıkı bağlanırsa, kesinlikle doğru yola iletilmiştir.
102 Ey inananlar! Allah'tan, O'na yaraşır şekilde korkun ve ancak Müslümanlar olarak ölün.
103 Hep birlikte Allah'ın ipine sımsıkı sarılın. Bölünüp parçalanmayın. Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani siz birbirinize düşman idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O'nun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size ayetlerini böyle açıklıyor ki doğru yolu bulasınız.
104 Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten sakındıran bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır.
105 Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte onlar için büyük bir azap vardır.
106 O gün bazı yüzler ağarır, bazı yüzler kararır. Yüzleri kararanlara, İnanmanızdan sonra inkâr mı ettiniz? Öyleyse inkâr etmenize karşılık azabı tadın denilir.
107 Yüzleri ağaranlar ise Allah'ın rahmeti içindedirler. Onlar orada sürekli kalacaklardır.
108 İşte bunlar Allah'ın ayetleridir. Onları sana gerçek olarak okuyoruz. Allah âlemlere hiçbir haksızlık etmek istemez.
109 Göklerdeki ve yerdeki her şey Allah'ındır. Bütün işler Allah'a döndürülür.
110 Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten sakındırır ve Allah'a inanırsınız. Kitap ehli de inansaydı elbette kendileri için hayırlı olurdu. Onlardan inananlar da var. Ama çoğu yoldan çıkmıştır.
111 Onlar size eziyetten başka bir zarar veremezler. Eğer sizinle savaşırlarsa, size arkalarını dönüp kaçarlar. Sonra kendilerine yardım da edilmez.
112 Onlar nerede bulunurlarsa bulunsunlar, Allah'ın ve insanların güvencesine sığınmadıkça kendilerini zillet kaplamıştır. Onlar Allah'ın gazabına uğradılar ve yoksulluk onları kapladı. Bu, Allah'ın ayetlerini inkâr etmeleri ve haksız yere peygamberleri öldürmeleri sebebiyledir. Bu, karşı gelmeleri ve sınırı aşmaları sebebiyledir.
113 Onların hepsi bir değildir. Kitap ehli içinde doğru yolu tutan bir topluluk vardır ki, gece vakitlerinde secdeye kapanarak Allah'ın ayetlerini okurlar.
114 Onlar Allah'a ve ahiret gününe inanırlar. İyiliği emrederler. Kötülükten sakındırırlar, hayır işlerinde birbirleriyle yarışırlar. İşte onlar iyilerdendir.
115 Onlar ne hayır işlerlerse karşılıksız bırakılmayacaklardır. Allah, kendisinden sakınanları çok iyi bilir.
116 İnkâr edenlere gelince, onların malları ve çocukları Allah'a karşı kendilerine bir yarar sağlamayacaktır. İşte onlar cehennemliktir. Onlar orada sürekli kalacaklardır.
117 Onların bu dünya hayatında harcadıklarının durumu, kendilerine zulmeden bir topluluğun ekinlerini vurup mahveden kavurucu ve soğuk bir rüzgârın durumu gibidir. Allah onlara zulmetmedi fakat onlar kendilerine zulmediyorlar.
118 Ey inananlar! Sizden olmayanları sırdaş edinmeyin. Onlar size kötülük etmekten geri durmazlar, hep sıkıntıya düşmenizi isterler. Onların ağızlarından nefret taşmaktadır. Kalplerinde gizledikleri ise daha büyüktür. Eğer düşünürseniz size ayetleri açıkladık.
119 İşte siz öyle kimselersiniz ki, onları seversiniz; onlar ise bütün kitaplara inandığınız halde, sizi sevmezler. Onlar sizinle karşılaştıkları zaman inandık derler. Ama kendi başlarına kaldıklarında, size karşı kinlerinden dolayı parmaklarını ısırırlar. De ki: Öfkenizden ölün! Şüphesiz Allah, göğüslerin özünü bilir.
120 Size bir iyilik dokunursa, bu onları üzer. Başınıza bir kötülük gelse, ona sevinirler. Eğer siz sabırlı olur ve Allah'a karşı gelmekten sakınırsanız, onların hileleri size hiçbir zarar vermez. Şüphesiz Allah onların yaptıklarını kuşatmıştır.
Uhud Savaşı ve alınan dersler
121 Hani sen sabah erkenden ailenin yanından ayrılıp inananları savaş mevzilerine yerleştiriyordun. Allah işitendir, bilendir.
122 O zaman içinizden iki grup gevşeklik göstermeye yeltenmişti. Oysa Allah onların yardımcısıydı. İnananlar yalnız Allah'a güvenip dayanmalıdır.
123 Andolsun, siz güçsüz olduğunuz halde Allah size Bedir'de yardım etmişti. Öyleyse Allah'a karşı gelmekten sakının ki şükretmiş olasınız.
124 O zaman sen inananlara şöyle diyordun: Rabbinizin, indirilen üç bin melekle size yardım etmesi yetmez mi?
125 Evet, eğer sabreder ve Allah'a karşı gelmekten sakınırsanız, onlar ansızın üzerinize gelseler bile Rabbiniz nişanlı beş bin melekle size yardım eder.
126 Allah, bunu size sırf bir müjde olsun ve kalpleriniz bununla yatışsın diye yaptı. Yardım ve zafer ancak güçlü ve bilge olan Allah katındandır.
127 Allah bunu, inkâr edenlerden bir kısmını helak etsin veya perişan etsin de umutsuz olarak dönüp gitsinler diye yaptı.
128 Bu işte senin yapacağın bir şey yok. Allah ya tövbelerini kabul edip onları affeder ya da zalim olduklarından dolayı onlara azap eder.
129 Göklerdeki her şey, yerdeki her şey Allah'ındır. O, dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
130 Ey inananlar! Kat kat arttırılmış olarak faiz yemeyin. Allah'a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz.
131 İnkâr edenler için hazırlanmış ateşten sakının.
132 Allah'a ve Peygamber'e itaat edin ki size merhamet edilsin.
133 Rabbinizin bağışlamasına ve genişliği göklerle yer arası kadar olan cennete koşun. O, Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için hazırlanmıştır.
134 Onlar bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcayanlar, öfkelerini yenenler, insanları affedenlerdir. Allah, iyilik edenleri sever.
135 Yine onlar, çirkin bir iş yaptıklarında, ya da kendilerine zulmettiklerinde Allah'ı hatırlayıp günahlarının bağışlanmasını isteyenlerdir. Günahları Allah'tan başka kim bağışlayabilir? Bir de onlar, işledikleri kötülüklerde, bile bile ısrar etmezler.
136 İşte onların ödülü, Rab'lerinden bir bağışlama ve içinden ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlerdir. Çalışanların ödülü ne güzeldir!
137 Sizden önce nice olaylar gelip geçti. Yeryüzünde gezin dolaşın da yalanlayanların sonunun nasıl olduğuna bir bakın.
138 Bu, insanlar için bir açıklama, Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için bir yol gösterme ve bir öğüttür.
139 Gevşemeyin, üzülmeyin. Eğer inanıyorsanız, üstün olan sizlersiniz.
140 Eğer siz bir yara aldıysanız, şüphesiz o topluluk da benzer bir yara almıştır. İşte günleri insanlar arasında böyle döndürür dururuz. Allah, inananları ortaya çıkarsın ve sizden şahitler edinsin diye böyle yapar. Allah, zalimleri sevmez.
141 Bir de Allah, inananları arındırmak ve inkâr edenleri yok etmek için böyle yapar.
142 Yoksa siz, Allah içinizden cihad edenleri belirlemeden ve sabredenleri ortaya çıkarmadan cennete gireceğinizi mi sandınız?
143 Andolsun, siz ölümle karşılaşmadan önce onu temenni ediyordunuz. İşte onu gördünüz, ama bakıp duruyorsunuz.
144 Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür ya da öldürülürse, gerisin geriye dönecek misiniz? Kim geri dönerse, Allah'a hiçbir zarar veremez. Allah, şükredenleri ödüllendirecektir.
145 Hiçbir can Allah'ın izni olmadan ölmez. Ölüm belirli bir süreye göre yazılmıştır. Kim dünya nimetini isterse, kendisine ondan veririz. Kim ahiret sevabını isterse, ona da bundan veririz. Şükredenleri ödüllendireceğiz.
146 Nice peygamberler var ki, kendileriyle beraber birçok Allah dostu çarpıştı da bunlar Allah yolunda başlarına gelenlerden yılmadılar, zayıflık göstermediler, boyun eğmediler. Allah, sabredenleri sever.
147 Onların sözleri ancak, Rabbimiz! Günahlarımızı ve işimizdeki aşırılıklarımızı bağışla, ayaklarımızı sağlam bastır, inkâr eden topluma karşı bize yardım et, demekten ibaretti.
148 Allah da onlara hem dünya nimetini, hem de ahiretin güzel ödülünü verdi. Allah, iyi davrananları sever.
149 Ey inananlar! Siz inkâr edenlere uyarsanız, gerisin geri döndürürler de kaybedenlerden olursunuz.
150 Hayır! Sizin dostunuz Allah'tır. O, yardımcıların en hayırlısıdır.
151 Hakkında hiçbir delil indirmediği şeyleri Allah'a ortak koştuklarından dolayı; inkâr edenlerin kalplerine korku salacağız. Barınakları cehennemdir. Zalimlerin kalacağı yer ne kötüdür.
152 Andolsun, Allah, izniyle, onları öldürürken size olan vaadini gerçekleştirdi. Nihayet sevdiğiniz şeyi size gösterdikten sonra, zayıflık gösterdiniz. Peygamber'in emrine aykırı davrandınız ve tartıştınız. İçinizden dünyayı isteyenler de vardı, ahireti isteyenler de. Sonra sizi denemek için onlardan yüzünüzü çevirdi. Ama yine de sizi bağışladı. Allah, inananlara karşı çok lütufkârdır.
153 Peygamber, arkanızdan sizi çağırırken siz durmadan dağa yukarı kaçıyor, hiç kimseye dönüp bakmıyordunuz. Bundan dolayı Allah, size keder üstüne keder verdi ki, elinizden gidene, ve başınıza gelene üzülmeyesiniz. Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.
154 Sonra o kederin ardından Allah, size bir güven duygusu, bir uyuklama hali verdi ki, içinizden bir kısmını bürüyordu. Bir kısmınız da kendi canlarının kaygısına düşmüştü. Allah'a karşı cahiliye zannı gibi gerçek dışı zanda bulunuyorlar; Bu işte bizim hiçbir dahlimiz yok diyorlardı. De ki: Bütün iş, Allah'ındır. Onlar sana açıklayamadıklarını içlerinde gizliyorlar ve diyorlar ki: Bu işte bizim görüşümüz alınsaydı, burada öldürülmezdik. De ki: Evlerinizde dahi olsaydınız, üzerlerine öldürülmesi yazılmış olanlar mutlaka yatacakları yerlere çıkıp gideceklerdi. Allah, bunu göğüslerinizdekini denemek, kalplerinizdekini arındırmak için yaptı. Allah, göğüslerin özünü bilir.
155 İki topluluğun karşılaştığı gün, içinizden yüz çevirip kaçanları, şeytan ancak yaptıkları bazı hatalardan dolayı yoldan kaydırmak istemişti. Ama yine de Allah onları affetti. Kuşkusuz Allah çok bağışlayandır, halimdir.
156 Ey inananlar! Kardeşleri sefere veya savaşa çıktığında onlar hakkında, Yanımızda olsalardı, ölmezlerdi ve öldürülmezlerdi diyen inkâr edenler gibi olmayın. Allah, bunu onların kalplerinde bir hasret olarak bıraksın. Allah, yaşatır ve öldürür. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir.
157 Andolsun, eğer Allah yolunda öldürülür ya da ölürseniz, Allah'ın bağışlaması ve rahmeti onların topladıkları bütün şeylerden daha hayırlıdır.
158 Andolsun, ölseniz de öldürülseniz de, Allah'ın huzurunda toplanacaksınız.
159 Allah'ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık sen onları affet. Onlar için Allah'tan bağışlama dile. İş konusunda onlarla müşavere et. Bir kere de karar verip azmettin mi, artık Allah'a tevekkül et. Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever.
160 Allah size yardım ederse, sizi yenecek yoktur. Eğer sizi yardımsız bırakırsa, ondan sonra size kim yardım edebilir? İnananlar, yalnız Allah'a tevekkül etsinler.
161 Hiçbir peygamberin emanete hıyanet etmesi düşünülemez. Kim hıyanet ederse, kıyamet günü, hıyanet ettiği şeyle gelir. Sonra da hiçbir haksızlığa uğratılmaksızın herkese kazandığının karşılığı tastamam ödenir.
162 Allah'ın rızasına uyan kimse, Allah'ın hışmına uğrayan ve barınağı cehennem olan kimse gibi midir? O, ne kötü varılacak yerdir!
163 Onlar Allah katında derece derecedirler. Allah, onların yaptıklarını hakkıyla görendir.
164 Allah inananların üzerine büyük bir lütufta bulundu. Onlara kendi içlerinden, onlara ayetlerini okuyan, onları arındıran, onlara kitabı ve hikmeti öğreten bir elçi gönderdi. Oysa daha önce açık bir sapkınlık içindeydiler.
165 Size iki katını isabet ettirdiğiniz bir musibet geldiğinde, Bu nereden geliyor dediniz. De ki: O sizin kendinizdendir. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir.
166 İki topluluğun karşılaştığı gün başınıza gelen, Allahın izniyledir. Bu, inananları ayırt etmesi içindir.
167 Ve ikiyüzlüleri ortaya çıkarması içindir. Onlara, Gelin Allahın yolunda savaşın ya da savunmada bulunun denildiğinde, Savaşmayı bilseydik size uyardık dediler. O gün onlar imandan çok inkâra yakındılar. Ağızlarıyla kalplerinde olmayanı söylüyorlardı. Allah onların gizlediklerini çok iyi bilir.
168 Kendileri oturup kardeşleri için, Bize uysalardı öldürülmezlerdi diyenler var ya, De ki: Eğer doğru söylüyorsanız, kendinizden ölümü savın.
169 Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Bilakis onlar diridirler, Rableri katında rızıklanmaktadırlar.
170 Allahın lütfundan kendilerine verdiği ile sevinçlidirler. Arkalarından kendilerine katılmamış olan kimselere de hiçbir korku olmayacağına ve üzülmeyeceklerine sevinirler.
171 Allahtan bir nimet ve lütufla ve Allahın inananların ecrini zayi etmeyeceği müjdesiyle sevinirler.
172 Onlar ki, yaralandıktan sonra Allahın ve Elçisinin çağrısına uydular. İçlerinden iyilik yapanlar ve sakınanlar için büyük bir mükâfat vardır.
173 Onlar ki, insanlar kendilerine, İnsanlar size karşı ordu topladılar, onlardan korkun dediklerinde, bu onların imanını artırdı ve Allah bize yeter. O ne güzel vekildir dediler.
174 Bunun üzerine, kendilerine hiçbir kötülük dokunmadan Allahın nimeti ve lütfu ile geri döndüler. Allahın rızasına uydular. Allah, büyük lütuf sahibidir.
175 İşte o şeytan, ancak kendi dostlarını korkutur. Siz onlardan korkmayın, eğer inanıyorsanız benden korkun.
İnananların sınanması ve sabrın önemi
176 İnkâra koşanlar seni üzmesin. Onlar Allah'a hiçbir zarar veremezler. Allah onlara ahirette bir pay vermemek istiyor. Onlar için büyük bir azap vardır.
177 İnancı inkâra değişenler Allah'a hiçbir zarar veremezler. Onlar için acı verici bir azap vardır.
178 İnkâr edenler, kendilerine süre vermemizin onlar için iyi olduğunu sanmasınlar. Onlara süre vermemiz sadece günahlarını artırmaları içindir. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır.
179 Allah, inananları şu bulunduğunuz durumda bırakacak değildir; sonunda kötüyü iyiden ayıracaktır. Allah size görünmeyeni bildirecek değildir. Fakat Allah, elçilerinden dilediğini seçer. O halde Allah'a ve elçilerine inanın. Eğer inanır ve korunursanız sizin için büyük bir ödül vardır.
180 Allah'ın lütfundan kendilerine verdiğini cimrice tutanlar, bunun kendileri için iyi olduğunu sanmasınlar. Hayır, bu onlar için kötüdür. Cimrilik ettikleri şey kıyamet günü boyunlarına dolanacaktır. Göklerin ve yerin mirası Allah'ındır. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
181 Allah, 'Allah fakirdir, biz zenginiz' diyenlerin sözünü işitmiştir. Söylediklerini ve haksız yere peygamberleri öldürmelerini yazacağız ve 'Yakıcı azabı tadın' diyeceğiz.
182 Bu, kendi ellerinizle yaptıklarınızın karşılığıdır. Allah kullarına asla haksızlık etmez.
183 Onlar, 'Allah bize, ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiçbir elçiye inanmamamızı emretti' dediler. De ki: 'Benden önce size açık kanıtlar ve dediğiniz şeyi getiren elçiler gelmişti. Eğer doğru söylüyorsanız, onları neden öldürdünüz?'
184 Eğer seni yalanladılarsa, senden önce açık kanıtlar, sayfalar ve aydınlatıcı kitap getiren elçiler de yalanlanmıştı.
185 Her can ölümü tadacaktır. Kıyamet günü ücretleriniz size eksiksiz verilecektir. Kim ateşten uzaklaştırılıp cennete sokulursa, gerçekten kurtuluşa ermiştir. Dünya hayatı aldatıcı bir yararlanmadan başka bir şey değildir.
186 Mallarınız ve canlarınız konusunda kesinlikle sınanacaksınız. Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve Allah'a ortak koşanlardan çok incitici sözler işiteceksiniz. Eğer sabreder ve korunursanız, işte bu, kararlılık gösterilecek işlerdendir.
187 Hani Allah, kendilerine kitap verilenlerden, 'Onu mutlaka insanlara açıklayacaksınız, gizlemeyeceksiniz' diye söz almıştı. Fakat onlar bunu arkalarına atıp az bir karşılığa değiştiler. Aldıkları şey ne kötüdür!
188 Yaptıklarına sevinen ve yapmadıkları şeylerle övülmekten hoşlananların, azaptan kurtulacaklarını sanma. Onlar için acı verici bir azap vardır.
189 Göklerin ve yerin egemenliği Allah'ındır. Allah her şeye gücü yetendir.
190 Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün değişmesinde akıl sahipleri için gerçekten deliller vardır.
191 Onlar ayakta, oturarak ve yanları üzerine yatarak Allah'ı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı hakkında düşünürler. 'Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Sen yücesin. Bizi ateşin azabından koru.'
192 Rabbimiz! Sen kimi ateşe sokarsan, onu gerçekten alçaltmışsındır. Zalimlerin hiçbir yardımcısı yoktur.
193 Rabbimiz! Biz, 'Rabbinize inanın' diye imana çağıran bir davetçiyi işittik ve inandık. Rabbimiz! Günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört ve bizi iyilerle birlikte öldür.
194 Rabbimiz! Elçilerine vaat ettiklerini bize ver ve kıyamet günü bizi rezil etme. Şüphesiz sen sözünden dönmezsin.
195 Rableri onlara şöyle karşılık verdi: 'Ben, erkek olsun kadın olsun, sizden çalışan hiçbirinin emeğini boşa çıkarmam. Sizler birbirinizdensiniz. Göç edenler, yurtlarından çıkarılanlar, yolumda eziyet görenler, savaşanlar ve öldürülenler var ya, onların kötülüklerini elbette örteceğim. Allah katından bir ödül olarak, onları altından ırmaklar akan cennetlere koyacağım. En güzel ödül Allah katındadır.'
196 İnkâr edenlerin ülkede gezip dolaşması seni aldatmasın.
197 Az bir yararlanmadır. Sonra onların barınağı cehennemdir. Ne kötü bir yataktır o!
198 Fakat Rablerine karşı gelmekten sakınanlar için, Allah katından bir konaklama yeri olarak, içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler vardır. Allah katında olan şeyler iyiler için daha hayırlıdır.
199 Kitap ehlinden öyleleri var ki, Allah'a, size indirilene ve kendilerine indirilene, Allah'a derinden saygı duyarak inanırlar. Allah'ın ayetlerini az bir değere değişmezler. İşte onlar için Rableri katında ödüller vardır. Şüphesiz Allah, hesabı çabuk görendir.
200 Ey inananlar! Sabredin, sabırda yarışın, hazırlıklı olun ve Allah'a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz.